1 Mayıs, Salı günüydü. Saat 07:30‘da alarmım çalmıştı. Hani şu telefonlardaki sinir bozucu melodilerden. Neyse o kalkışla hemen elimi yüzümü yıkadım ve üstümü giyindim. Babamla birlikte Türk Bayrağının damgası olan o kırmızı Türk Eğitim Sen arabasıyla gittik Perşembe Pazarına.
Biz gittiğimizde daha otobüs gelmemişti. Benim aklımda ise sadece Başiskele durağında alacağımız arkadaşlarım vardı. Açlık mı, uyku mu yoksa temiz hava mı çarpmıştı acaba? Saat 08:40 gibiydi, yola koyulduk.
Ben otobüsün öksüz kalmış arka tarafında simit yer ve portakallı meyve suyumu içer ve de müziğimi dinlerken arkadaşlarımın otobüse bindiğini anlamıştım. Arkaya doluştuk 3 kişi. Biraz uyku mızmızlığı biraz da mide bulantısı konuşturmadı bizi. Yol boyu camları izlemiştik hepimiz.
Öyle böyle gelmiştik Bursa’ya. Hiçbir camı açık olmayan, karbondioksit dolu otobüsten indiğimde sanki başka bir dünyaya geçmiştim. Ve bizim kızların bir molaya ihtiyacı vardı.
Ardından topluluk oluşturmuş herkes kendi sendikasının yeleğini giymiş, bayrağını sallarken biz de katıldık o havuza. Bir elimde Türk Bayrağı, diğer elimde Türk Eğitim Sen bayrağı dalgalanıyordu. Ağzımdan ise sloganlar, bağırış çağırışlar çıkıyordu.
Bu yürüyüşten sonra asıl meydana gelmiştik. Polisler sarmış yolu, herkesi bir bir kontrol ediyorlardı. Biz de geçtik oradan; çantama ve ceplerime baktılar. Ne bulmayı umuyorlardı bilmiyorum.
Üst kuruldan birkaç kişi konuşma yaptı. Ama anlamadım dediklerini. Elinde mikrofon, her yerde sesi duyuluyor fakat niye bağırıyor anlamadım. Konuşmalardan sonra Kolbastı ekibinin yapacağı konser olacaktı. Fakat bizden sonra gelecek gruplar olduğu için zamanımızın kısıtlı olduğunu bildirdiler. Biz de erken ayrıldık meydandan.
Dinlenme amaçlı gittiğimiz Türk Eğitim Sen bürosunda babam ve arkadaşları çay içtiler. Ardından çayla karın doymayacağını anladılar o yüzden otobüse bindik ve yol üstü bir köftecide durduk. Köfteler büyüktü, 3 tane yemeyi bekliyordum. Ama öyle olmadı; sağolsun karşımdaki amca, kızların ve benim tabağıma 3’er tane daha koydu. Açlıktan değil tokluktan ağrıyordu karnımız.
Ve sonra otobüse binip ve bir ay boyunca köfte yemeyecek bir durumda Kocaeli’nin yolunu tuttuk. Gidiş gibi olmamıştı bu. Daha enerjiktik. Şarkı dinleyip söyledik. Öksüz arka koltuklarda konser verdik. Bursa’da yaptık mitingimizi ama bu biz kızlara yetmedi, Kocaeli’ye geldiğimizde bir de İzmit çarşısında gezdik.
Belki kimse bizi Kocaeli’de görüp de ‘bu kızlar ordaydı‘ filan demedi ama biz 1 Mayıs’ta bayrak sallamış kızlarız. Farkımız gözükmüyor olabilir ama daha geniş düşünebiliyoruz. Daha derinlere inebiliyoruz. Telefondan 1 Mayıs günüyle ilgili mesaj göndermekle yetinmiyoruz.
Ne de olsa “Türkiye Sevdamız, Ekmek İçin Kavgamız“.