IMG-LOGO
Kültür - Sanat

P E N C E R E M D E N Müftüoğlu Ahmed Hikmet’in Resimli Gazete Yazıları

16 05 2023

Müftüoğlu Ahmed Hikmet; ‘Haristan ve Gülistan’, ‘Çağlayanlar’ ve ‘Gönül Hanım’ isimli eserleriyle Türk edebiyatında kendine has yer edinen seçkin bir kalem erbâbıdır. Müftüoğlu, sâdece bir nesir yazarı değil; kültür, sanat, medeniyet, târih, felsefe, estetik gibi alanlarda dikkat çekici gözlem, fikir ve tenkitleri olan çok yönlü bir entelektüeldir. Devlet işlerinin yanı sıra 1924-1925 yıllarında Resimli Gazete’de ‘Penceremden’ üst başlığıyla seri yazılar yazmış ve birikimini bu yazılarında okurlarına aktarmıştır. Elinizdeki eser, işte bu yazıları günümüz okurlarının dikkatlerine sunarak onun sanatkâr ve fikir adamı kimliğinin karanlıkta kalmış yönlerini gün ışığına çıkarıyor.

Müftüoğlu Ahmed Hikmet, Resimli Gazete’deki ‘Penceremden’ isimli köşesinde ‘medeniyet’ fikrinden Almanya'da şâhit olduğu düellolara, resim sergilerinden, Türk kadınına, sarsıcı aşkardan mutlu evliliklere, Millî Mücâdele hâtırâlarından Türk'ün seciyesine kadar birçok çarpıcı, ilgi çekici ve bâzen günümüzde bile hâlâ tartışılan konulara kendi penceresinden ufuk kazandırıyor.

Yeni Türk Edebiyatı alanında Dr. unvanına sâhip Turgay Anar’ın yayına hazırladığı, 19,5 X 12,5 santim ölçülerindeki 176 sayfalık eserde ‘Giriş’ bölümünden sonra Müftüoğlu Ahmed Hikmet’in hayatı, telif ve tercüme eserleri ve Resimli Gazete hakkında bilgiler yer alıyor. 56. sayfadan itibaren sıralanan Müftüoğlu verimleri olan yazılardan bâzılarının başlıkları:

*Garp Medeniyetçiliği. *Almanyada Azm ü İntizam Menbaları. *Terakki İhtiyacı. *Alman Darülfünunlarında Düello. *Rey-i Ahali Rey-i İlâhidir. *Asrî Hayrat. *Teferrüç mü Tahazzün mü? *Şiir ve Şâir. *Diyânet-i Hıristiyâniyede Kadının Mevkii. *Şuh Bir Kazasker. *Âfâkî Bir Serzeniş. *Mukaddes Kin. *Medeniyetin Alâmeti. *Meskenin Ruha Tesiri. *Kur’an-ı Kerim Tercümesi Münasebetiyle. *Cemiyet-i Hâzıramızda Kadınlara Karşı Edilecek Muamele. *Türk’ün Seciyesi. *Çölde. *İslâmlar Aleyhindeki Sinema Mevzuları. *Med Meselesi. *İmtihan Meydanı. *Bin Yıl Evvel Tayyare Kâşifi Bir Türk. *Gerdek. *Horozun Vaazı. *Leylâ’ya Mektuplarım. (6 adet mektup). *Millî Spor.

Eserden kısa bir makale:

Türkiyat Âlimi Nasıl Yetişir?

Pek az zaman içinde eski Türk târihine ve Türkiye'ye âid bir hayli eserler neşredildi. Bu eserleri baştanbaşa okuyan muttali olan (bilen), maatteessüf Türk ırkının menşe'lerine dâir yine muntazam malûmat alamıyor. Çince isimlerden dolayı benimsemek kâbil olamıyor. Bize ilk Türk ulusları diye irâe ettikleri (gösterdikleri) Hiyong-nulara, Tuki-yulara her birimiz, bir Avrupalı müellife göre, türlü türlü manâlar veriyoruz. Güya Hi-yong-nu bir rivâyete göre âsi teb'a, diğer rivâyete nazaran yaban domuzu, Tuki-yu ise ‘azılı köpek’ demek imiş; diğer bir müsteşrik  ‘Tuki-yu’ nâmının ‘miğfer’ mânâsına geldiğini kaydediyor.

Çinliler Türklerden çok çektikleri için onların adlarını, lisanlarında fenâ mânâya gelen fakat suret-i telâffuzları yakın olan kelimelere tebdil ederlermiş (çevirirlermiş).

Türkçede tercüme tarikiyle (yoluyla) eski târihimizi yazan müellifler ile bunların eserlerini okuyanlardan ferd-i vâhid (tek fert) Çinceye vakıf olmadığından bu rivayetlerin hakîkatlerini anlamak kâbil olamıyor. Bize Hunları, İskitleri, Moğolları Türk ailesi efradı namıyla takdim ediyorlar. Fakat Hunların, İskitlerin lisanlarını bilmiyoruz. Moğol dili ise bize pek yabancıdır. Esasen Türk aile-i milliyesinin sıfat-ı kâşifesi nedir? Bize irâe ve isbat eden yoktur.

Bu kadar kâğıt, mürekkep, vakit ve nakit sarfıyâtıyla çıkan neticenin yüzde ellisi tatsız hurufat hâlinden kurtulamadığını inkâra mahâl yoktur.

Muhtacı olduğumuz millî târihimizin inkişafı için elzem olan Türkiyat ilmi, masa başında sebk eden (üstünlük sağlayan) ferdî mesai ile kâbil-i iktisab olmadığı tahakkuk ediyor. Hattâ insanın, bu uğurda verilen emeklerin hebâ olduğuna hükmedeceği geliyor.

Sanıyorum ki bu hususta bin-nisbe müsbet netice almak olan Rusça ve Çince bilmeğe, sâniyen Rusya'ya, Sibirya'ya, Çin ve Türkistan-ı Çin’e ilmî heyetler göndermeğe mütevakkıftır. İstanbul'da Süleymaniye Câmii harîminde Türkiyat'a âit Almanca ve Rusça binlerce eseri muhtevî ‘Katanof’ kütüphanesi nâmıyla yâd olunan bir hazine-i irfan mevcuttur. Aramızda Ağaoğlu Ahmed, Yusuf Akçura ve Hüseyin-zâde Ali gibi Rusçaya bihakkın vâkıf münevver zevât dahi mevcut olduğu hâlde bunlar, maatteessüf kendilerini siyâsete ve sâir meşguliyetlere vakfettiklerinden milliyetimize hizmet ile îfa-yı nam ve milletdaşlarına fayda sağlayamıyorlar.

Maarif Vekâletimizin bütçesi ilerde bu gibi tetebbu'ât-ı ciddiye masârifıne tahammül edecek refaha nâil olduktan sonra yetişecek Türkiyat uleması bizi zenginleştirecek eserler neşrine muvaffak olacaktır. Bu muvaffakiyetten evvel mütemâdiyen hurûfat ile iştigâl etmek felâketine nâçar katlanacağız.

ÖTÜKEN NEŞRİYAT A. Ş.

 İstiklal Caddesi, Ankara Han Nu: 63/3 Beyoğlu 34433 İstanbul Telefon: 0.212- 251 03 50

Belgegeçer: 0.212-251 00 12 e-Posta: otuken@otuken.com.tr  www.otuken.com.tr 

AHMET HİKMET MÜFTÜOĞLU: 3 Haziran 1870 târihinde İstanbul’da dünyâya geldi.  Başlangıçta Servet-i Fünûn hareketi içinde yer almış, daha sonra bu toplulukla bağlarını kopararak Türkçülük akımını benimsemiştir.

Eğitimine Soğukçeşme Askerî Rüşdiyesi’nde başladı; Galatasaray Sultanisi’nde devam etti. Edebiyat merakı lise yıllarında başladı. İlk eseri olan *Leylâ Yahut Bir Mecnun’un İntikamı lisede iken yayımlandı. 1888'de eğitimini tamamladıktan sonra Hâriciye Nezâretinde çalışmaya başladı; bir yandan da Galatasaray Sultanisi’nde öğretmenlik yaptı.

Pire (Yunanistan) ve Poti (Kafkasya) konsolosluğuna vekâlet etme göreviyle bir süre İstanbul’dan uzakta bulundu; 1896'da İstanbul'a döndü ve eski işine devam etti. Kitap tercümeleri üzerine çalıştı. 1898-1908 arasında Galatasaray Sultanisi’nde ders verdi; bir yandan da Hâriciye Nezâreti’ndeki görevine devam etmekteydi. Bu yıllarda Ahmet Haşim’in öğretmeni oldu.

Darülfünun’da (İstanbul Üniversitesi’nde) Edebiyat Fakültesi Fransız ve Alman edebiyatları hocalığı yaptı. Bu dönemde dil ve konu yönünden eskisinden çok farklı eserler verdi. Artık Türkçülük ve yeni lisan hareketini benimsemişti. 1908 yılında Türk Derneği’nin 1911’de Türk Yurdu Derneği’nin kurucu üyesi olarak hizmet verdi. Türkçülük akımına bağlı hikâyelerini Çağlayanlar (1922) adlı kitapta topladı. Tek romanı olan Gönül Hanım (1970) Tasvir-i Efkâr Gazetesi’nde tefrika edildi. Bu eserde Turancılık ülküsünü savundu.

1926’da Ankara'da Hâriciye Vekâletinde Müsteşar vekikili oldu. aynı yıl içinde asâleten tâyini çıktı. 1927 yılında karaciğer kanserinden tedâvi gördü ise de kurtarılamadı.  Maçka Mezarlığı’na defnedildi

 

TURGAY ANAR: İstanbul'da, Üsküdar'da doğdu. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü'nden mezun oldu (2001). Marmara Üniversitesinde yüksek lisansını (2004), İstanbul Üniversitesi'nde ‘Yeni Türk Edebiyatında Edebiyat Mahfilleri’ çalışmasıyla doktorasını tamamladı (2011). Doktora sonrası araştırmalarını Amerika'da, University of Wisconsin-Madison'da yaptı (2014-2015).

Eserlerinden bazıları: *Mekândan Taşan Edebiyat: Yeni Türk Edebiyatında Edebiyat Mahfilleri, *Sonsuzluğun Yüzleri: İkinci Yeni Şiirinde Görsel Sanatlar, *Viyana'dan Londra'ya: Hüseyin Kâzım'ın Viyana, Almanya, Moskova ve Londra Seyahatnâmeleri, *Büyülü Bir Geçmiş Zamanının İzinde: Bosnalı Ali Şevki Hoca. *Âkif'in Şehirleri, *Mücevherlerin Sırrı, *İbresiz Bir Pusula, *İstanbullu, *İçli Dışlı.

Turgay Anar; İstanbul Medeniyet Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümünde öğretim üyesi olarak görev yapmaktadır.