İslâmî camiada ilk 'Minyeli Abdullah' ve 'Yalnız Değilsiniz' filmleri oynadığında Müslümanlık iddiasında olanlarında gidip seyretme zorunluluğu vardı. Düşük ayar filmler çekilir; "Ne yapalım, imkânımız bu kadar" denerek dinî hassasiyetler üzerinden hâsılat pazarlanırdı. Bomboş gazeteler, kalitesiz dergiler, berbat müzik kasetleri çıkarılacak ama mütedeyyin pazar ibadet sevabıyla bunları almaya mecbur olacaktı. Sonra sonra önce iktidar olmayı öğrendiler, sonra diğer işleri..
"Ülkücüler" filmine gittiğimde ilk aklıma gelen bu oldu. Bu kadar basit bir belgesel herhangi bir TV kanalında tamamen seyretmem mümkün değildi ama sinemada bi'l-mecburiye seyrettim. Ocak'lı arkadaşların görev bilinci ve "Biz gitmesek bir daha sinema salonlarında böyle filmlere yer verilmez" endişesi bana çok tanıdık geldi.
Gelelim filme, daha doğrusu bol canlandırmalı ucuz belgesele:
Sinema tekniği ve dili açısından zayıf, canlandırma sahneler için çok amatör, diyaloglar içinse soğuk ve ruhsuz, seminer seviyesi olarak da ortaöğretim gençlerine CD gösterimi noktasındaki bu yapım çok gizli olmayan bir 25. Kare gibi bize İslâmcılık ve Osmanlıcılık adresi gösteriyor gibi.
Ocak - bucak mazisi olan ve Nizam-Âlem geleneğinden gelen birisi olarak ben bile şiştim. Ki inançların hayata taşınması gibi sabitelerim vardı. Fakat belgeselden çok mesajlarını beğenmedim. İnşallah reisler, rüesalar beğenmişlerdir. En çok da nerdeyse 1 senedir filmle ilgili takibâtını bizimle, karikatürlerini de film ekibiyle paylaşan Murat Yılmaz'a üzülürüm.
Ülkücü Hareket engelleniyor mu yoksa çengelleniyor mu?
KAO'dan haberdar olmak için epostanızı bırakın.