Güncel
Kıymeti bilinmedik Bir Dâhi: Sadri Maksudi Arsal
19 02 2021

Yarın, bir dehâmızın, Sadri Maksudi Arsal’ın ölüm yıldönümü.
Onu, 20 Şubat 1957’de kaybetmiştik.
Turgay Tüfekçioğlu Bey, televizyon programında, Arsal’ın
Milliyet Duygusunun Sosyolojik Esasları kitabını anlatmamı isteyince, ilk
gençlik yıllarımın yazarına döndüm. Ve kitabı tekrar- galiba üçüncü defa-
okudum. Ve anladım ki gençlikte okunan kitapların bir kısmı, on yıllar sonra
mutlaka tekrar okunmalı. Kitabı bir dahaki yazıma bırakıp yazarın hayatını
özetlemeye çalışayım. Pek özete sığacak bir hayat değil. Aslında kendisi de bir
polymath olan ilk hanım diplomatımız, Etrüsk araştırmacısı merhum Adile Ayda
Hanımefendi’nin yazdığı biyografiyi okumak lazım.
Tatar Türkü kimliğine titiz
Sadri Maksudi 1878’de Kazan’ın Taşsu köyünde dünyaya geldi.
Köy okulunda, ardından Kazan’da medresede okudu. Ceditçi ağabeyi de aynı okulda
müderris. Ardından Rus Öğretmen Okulu’na gitmek istiyor. Kazan ahalisi itiraz
ediyor: Orada Ruslaşırsın!
Kazan Tatar Türklerinin kimliklerine ne kadar titizlikle
bağlı olduklarını Helsinki’de de görmüştüm. Çocukları üstünde titriyor ve
mutlaka önce kendi okullarında eğitim görmelerini sağlıyorlardı. Türkiye’den
gelen ve Türk kimliğine sıcak bakmayan bir imamı, gerisin geri postaladıkları
da vaki. Antalya’da kendilerinden çok genç Türk delikanlılarla dönen Fin
hanımlarının bu yeni arkadaşları Türk adına halel getirecek bir şey yapmaya
kalkarsa kendisine tek yönlü uçak bileti veriliyordu ve bu biletin mesajı
kuvvetli ve netti. Zeki Velidi’nin Helsinki ziyaretlerinden efsane gibi
bahsediyorlardı.
Tolstoy, Gaspıralı, Ahmet Mithat ve Sorbonne
Genç Sadri Maksudi, Osmanlı Türkçesi’ne hâkim olmak için
İstanbul’dan romanlar getiriyor. Bunlardan, Robinson Cruzoe’nun Türkiye
Türkçesi tercümesini Kazan Türkçesine çevirip yayımlıyor. 20 yaşındayken Maişet
isimli bir roman yazıp yayınlatıyor. Gerekçesi de şöyle: “Kazan Türk
edebiyatına katkı sağlamak için” Üniversiteyi İstanbul’da okumayı düşünüyor.
Fakat yola çıkmadan iki kapı yapmaya kararlı. Birisi, Yasnaya Polyana’da Lev
Tolstoy’un malikânesi. Genç Sadri Maksudi ile Tolstoy Dede arasında keyifli bir
gün geçtiği anlaşılıyor. Tolstoy ona birkaç kez, “Akıllı Tatar genci” diyor.
İkinci uğrak noktası “Dilde, Fikirde, İşte Birlik” düsturunun ve Tercüman
Gazetesi’nin sahibi Gaspıralı İsmail Bey. Gaspıralı, İstanbul’da değil,
Paris’te okumasını tavsiye ediyor. İstanbul’da da Ahmet Mithat Efendi’yle
tanışıyor. Bu olağanüstü zeki ve cıva gibi gence o da Paris’i işaret ediyor. O
dönemde Paris dünyanın entelektüel merkezi. Sorbonne, bugünün Harvard’ı,
Cambridge’i. Fransızca ise o devrin Lingua Franca’sı. Bugünün İngilizcesi gibi.
İki büyüğün nasihatına uyuyor. Paris’e gidiyor. Bir yıl
Latince ve Fransızca öğrendikten sonra, Sorbonne’un Hukuk Fakültesi’ne giriyor.
Aynı anda Edebiyat Fakültesi ve College de France’da da derslere katılıyor.
1906’da mezuniyetinden sonra Kazan’dan Rus halk meclisi
Duma’ya seçiliyor. Duma Başkanlık Divanı’nda görev alıyor. Rusya’nın
İngiltere’ye gönderdiği bir heyette bulunuyor… Rusya’nın iki ihtilal arasında
kısa süren demokrasi atmosferinde İç Rusya ve Sibirya Milli-Medeni Türk-Tatar
Muhtariyeti’nin anayasasını hazırlıyor ve kurucu heyete başkanlık ediyor.
Kuluçka’daki bir devletin reisliği… Bolşevik darbesi hayallere son veriyor.
1917’de Finlandiya üzerinden Avrupa’ya kaçıyor. 1919 Paris Barış Konferansı’nda
yüksek sesle Rusya Türkleri’nin haklarını savunuyor.
Son durak: Türk Ocağı, Atatürk ve Türkiye
1924’te Türk Ocağı’nın daveti üzerine Türkiye’ye geliyor.
Türkiye’deyken reisicumhur Atatürk onu çağırıyor. Türkiye’de kalmasını arzu
ettiğini bildiriyor. Cevabı, “Baş üstüne!“.
İki dönem mebus seçiliyor. Bu arada meclis faaliyetlerinden
başka ve belki onlardan önemli işleri var. Ankara Hukuk mektebinin kuruluşunda
başrolde. Türk Tarih Kurumu ve Türk Dil Kurumu’nun kuruluşlarında da. İkinci
mebusluğundan sonra onu tekrar Paris’te, yine Sorbonne’da fakat bu sefer
öğrenci değil, Hukuk Fakültesi’nde öğretim üyesi olarak görüyoruz. 1950 yurda
dönüyor ve bu sefer Demokrat Parti’den milletvekili seçiliyor.
Yeni teşekkül etmekte olan Avrupa Konseyi’nin kuruculuğunda,
Konsey hukukunun hazırlanmasında aktif rol alıyor.
Wikipedia 16 kitabını saymış. Tabi, bunlardan bizim
yetişmemizdeki temel kitaplardan, Milliyet Duygusu’nun Sosyolojik Esasları hâlâ
basılmaya devam ediyor. Türk Dil Kurumu’nun ve Baroların da Sadri Maksudi
yayınları var. Pazar yazımda Sosyolojik Esasların üçüncü okumasından sonra
kitaba ve yazarın dehasına niçin tekrar tutulduğumu anlatacağım.(Alıntı: Milli Düşünce Merkezi-https://millidusunce.com/misak/istiksafi-gorusmeler-beklenti-risk-ve-firsatlar/)